Eskiden eş dost sohbetlerimizde konuşulacak ortak mevzu bulamayınca
havadan sudan konuşurduk ama artık konuşacak başka mevzuumuz yok.
Artık tek ortak konumuz oldu su. Yağmur ne zaman yağacak, bu su
sıkıntısı ne zaman
bitecek derken
yağmur duasına bile çıktık. Nedir bu susuzluğun sebebi? Tamam, şimdi
hatırladım kışın kar yağmadı, yağmur yağmadı o nedenle susuzuz.
Peki, bir yıl karın, yağmurun yeterince yağmamasıyla susuz mu
kalınıyor. Yok mu bunun daha öncesi. Belli değil miydi bu halkın
susuz kalacağı.
Biz bazı önlemleri almaya başlamalıyız artık. Nedir bu
önlemler? Banyo yapmak yerine sadece saçlarımızı yıkamak, vücudumuzu
ıslak bezle silmek. Yemek öğünlerini birleştirip hem az bulaşık
yıkamak hem de diş fırçalama sayımızı azaltmak. Ayrıca balkon
yıkamamak evimizi temizlememek, çamaşırları biriktirip on onbeş
günde bir çamaşır yıkamak ve hatta
havalandırma yöntemiyle de üstüne sinen ter kokusundan kurtulmak.
Nerdeyse unutuyordum artık yolculuğa çıkanın arkasından su dökmek,
korkunca bir bardak su içmek, olmayan bir işin üstüne de bir bardak
soğuk su içmekte yasak. Yerinizde olsam bundan sonra su gibi uzun
ömürlü ol da demem. Çünkü sularımız artık uzun ömürlü değil.
Doktorlar günde en az sekiz bardak su için önerilerini unutsalar iyi
olacak. Doktorun yazdığı ilaçların muadilini eczaneler verebiliyor,
suyun muadili ne acaba araştıralım. Çünkü bu gidişle içeceğimiz su
bile yetkililer tarafından kısıtlanacak ve sadece yaşamak için su
içmemiz bize tavsiye edilecek.Bu öneriler saçma gelse de biz bir yaz
boyu bunları işittik ve belki de benimsedik.
Maalesef küresel ısınmanın etkileri tüm dünyada
görüldüğü gibi ülkemizde de
görülmekte.Ülkemizde yaşam kalitesini yükseltmek ve hastalıkları
oluşmadan önce önlemek için halk sağlığına yönelik çalışmalar
sürdürülmekte. Bu kapsamda ülkemizde her yıl 3–9 Eylül tarihleri
arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanmakta. “Halk Sağlığı
Haftası”nın bu yılki ana teması “Su ve Besinlerle Bulaşan
Hastalıklar ve Korunma” olarak belirlenmiştir. Susuzluğa çözüm
bulunamasa da susuzluk nedeniyle oluşabilecek hastalıklara karşı
önlemler konusunda geniş bilgi verilmektedir.
Şüpheli suların dezenfekte edilme işleminde ana eriyik ya da %1’lik
klor eriyiği hazırlamak için suyun 1 litresine 40 gram kireç kaymağı
(kalsiyum hipoklorit) konulur. Kireç kaymağı iyice eritildikten
sonra tortunun çökmesi için yarım saat beklenir. Üstte kalan kısım
alınır. Elde edilen çözelti %1 klor içeren ana eriyiktir. Ana eriyik
damlalıklı plastik şişelere doldurularak topluma dağıtılır.
Tüketeceğimiz suyun her bir litresi başına, bu eriyikten 3 damla
damlatıp yarım saat bekledikten sonra, suları dezenfekte olarak
güvenle içebiliriz.
Bireysel klorlama piyasada bulunan ve eczanelerde bulunan klor
tabletleri ile de yapılabilir. Bu seyahatlerde kişilerin kendini
koruması açısından pratik bir uygulamadır.
Zorunlu hallerde ise suyun temizliğinden emin değilsek en az 10
dakika kaynattıktan sonra tüketmeliyiz.
Tükettiğimiz gıdanın temizliğinde de suyun rolü çok önemlidir. Eğer
yıkanmazsa birçok mikroorganizma ve parazitin besinler üzerinde
üremesine dolayısıyla karın ağrısı, ateş, bulantı ve kusma gibi pek
çok sağlık sorununa yol açacağı unutulmamalıdır.
Güvenli Gıda Hazırlanmasında Dünya Sağlık Örgütü’nün 10 Altın
Kuralı
1. Gıda İşlemi İçin Güvenli Gıda Seçin.
Sebze, meyve gibi gıdalar tabii hâllerinde en iyi konumda iken
diğerleri ancak işlendiğinde güvenli olurlar. Örneğin işlenmemiş süt
yerine, pastörize ve uzun ömürlü süt (UHT) tüketin. Eğer seçme
şansınız varsa taze veya şok dondurma işlemine tabi tutularak
dondurulmuş beyaz etleri seçin.
2. Gıdalarınızı Tam Olarak Pişirin.
Mükemmel yapılan bir pişirme ile mikroplar ölür. Ancak, gıdanın
bütün kısımlarının en az 75°C’ye ulaşması gerektiği unutulmamalıdır.
Gıdalar tam olarak pişirilmelidir. Donmuş sığır eti, balık ve tavuk
eti pişirilmeden önce tamamen çözündürülmelidir.
3. Pişmiş Gıdaları Vakit Geçirmeden Hemen Yiyin.
Pişmiş gıdalar oda sıcaklığına geldiği zaman mikroorganizmalar
çoğalmaya başlar. Bekleme süresi uzadığında risk de artmaktadır.
Güvenli tüketim için pişmiş besinler, ısılarını kaybetmeye
başlamadan hemen yenmelidir.
4. Pişirilmiş Gıdaları Dikkatlice Saklayın.
Bazı gıdaları güvenli bir şekilde saklamak için 60°C üzerinde sıcak
veya 5°C altında soğuk ortamlarda bekletin.
5. Pişirilmiş Gıdaları Bütünü ile Tekrar Isıtma İşlemine Tabi
Tutun.
Yeniden ısıtma, depolama sırasında oluşabilecek mikroplara karşı en
iyi koruma şeklidir (Uygun depolama mikrobiyal büyümeyi yavaşlatır
ancak, mikropları öldürmez). Bir kez daha yeniden ısıtma, gıdaların
bütün kısımlarının en az 75°C’ye ulaşması gerektiği anlamına
gelmektedir.
6. Pişirilmiş Gıdalar ile Çiğ Gıdaların Temasını Önleyin.
Güvenle pişirilmiş gıdalar, çiğ gıdalarla çok az süre bile temas
ettiğinde bozulma olabilir. Örneğin; çiğ tavuk hazırlarken
kullanılan bıçak ve kesme tahtası, yıkanmaksızın pişmiş tavuğun
parçalanmasında kullanılmaz.
7. Kişisel Temizlik Kurallarına Uyun.
Gıdaların hazırlanışı işlemine başlanmadan önce ve her bir ara verme
(kesinti) sonrası özellikle eğer bebek bezi değiştirmek
durumundaysanız veya tuvalete girmişseniz eller çok iyi bir şekilde
yıkanmalıdır. Balık, et, veya tavuk gibi çiğ gıdaların
hazırlanmasından sonra, diğer gıdaların işlemine başlamadan önce
eller tekrar yıkanmalıdır. Ellerinizin üzerinde her hangi bir yara
varsa gıdayı hazırlamadan önce ellerinizi sararak veya eldiven
giyerek durumdan emin olun. Köpek, kuş vb. evcil hayvanların
ellerinizden gıdaya geçebilecek mikropları barındırabileceğini de
unutmayın.
8.
Tüm Mutfak Yüzeylerini Temiz Tutun.
Gıdalar kolaylıkla bozulduğundan, gıda hazırlanması için kullanılan
her yüzey temiz tutulmalıdır.
9. Gıdaları Böcekler, Kemirgen ve Diğer Hayvanlardan Koruyun.
Hayvanlar, gıda kaynaklı hastalıklara sebep olan mikropları
taşırlar. Gıdaları, sıkıca kapatılmış kaplar içerisinde depolayarak
saklamak en iyi korumadır.
10. Temiz Su Kullanın.
Temiz ve güvenli su, içmek için önemli olduğu kadar gıda
hazırlanması için de çok önemlidir. Eğer su stokları hakkında
herhangi bir şüpheniz varsa gıdaya ilave etmeden önce suları
kaynatın.
Hem.Yasemin
YAZGÜNOĞLU